Sıra bu yaz Kuzey ile tatil meselesine gelince önce yurt içi tatilköylerini araştırıp tatil anlayışı ye,iç,denize gir olmayan ben ve kocacım için bu kadar para vermek anlamsız geldi ve yurt dışı turları araştırmaya başladık.Öncelikle yakın bir yer ( Avrupa ülkesi) olmalıydı, gitmediğimiz yerlerden çocukla gidilebilecek hatta gittiklerimizin bile içinde çocukla gidilebilecek en iyi mekan olarak Barcelona'da karar kıldık.
Sıkı bir araştırma yapmalıydım, ilk soru **bebeğim ne yiyecek ki hele bizim gibi süt alerjisi olan bir çocuk ile yurt dışı delilik olabilirdi. :))Yaptığım uzun çaplı araştırmalardan sonra yanıma neler aldım;
1-Seyahat kettle
2-Biberon Isıtıcı,
3-Ballı Tahıllı
4- Çeşitli meyveler
5-Makarma
6-Saklama kabı,kaşık
7-Keçi sütü( 2 kutu)
8-Süperfresh levrek,uskumru,ton balığı,
9-Kullan at önlükler
10-Cam biberon( kırılma ihtimaline karşı birse polikarbonat biberon)
11-4 tane emzik( 2 emziği barcelona sokaklarında heba ettikten sonra emziği eşorfmanımdan bulduğum ip ile Kuzey'in boynuna asıp emzik krizi yaşamaktan kurtulduk)
12- Hİp mamalar( kullanmaya gerek bile kalmadı)
13- Çeşitli giysi ,bir kaç çeşit oyuncak ve kitap
14-Islak mendil-20-25 adet bez
15- Chicco cady baston
16-Siling( hiç kullanmadık)
17- Hayat küçük su( 3 adet)
18-Neocate mama
19-Domates( gerek kalmadı)
Barcelona bence daha önce gittiğim Avrupa ülkelerine göre ( Roma, Prag, Paris) yemek sorununun daha az olduğu hatta bize göre hiç olmadığı ülke idi.
Hata yaptığımızı düşündüğümüz konu ise merkeze uzak otel seçimi idi. ( 25 dakikada metro ile Barcelonaya ulaşmak ??)
Merkeze uzak otelimizin bir avantajı yemekleri idi, damak tadımıza ve Kuzey'e uygvun ve çok uygun yemekler vardı.
Aynı zamanda Barcelonada bulunan meyve pazarları Kuzey'in ara öğünlerinde biçilmez kaftan oldu bizim için. Tabi marketler. Marketten aldığımız yeme amaçlı olmayıp Kuzey'in tamamen ısırıp attığı ama bu nedenle oyalandığı çubuk kraker ve sıkıştırılmış mısır gevrekleri imdata yetişti.
Yine marketten aldığımız pişmiş makarnalarda süperdi.
Gelelim çocukla Yurt Dışı tatilinin diğer püf noktalarına; kesinlikle baston puset, bu anlamda biz chicconun cady modelinden çok memnun kaldık. Kuzey onun içinde biz arkasında bastonun bir kolunda Kuzey'in eşyaları diğer kolunda boş bir poşet ve gün içinde Kuzey'den geriye kalan çöpleri koymaya yarayan torba ile beş gün geçirdik.
Kesinlikle düzeni bozulmadı öğlen uykusunu saymazsak aynı saatlerde yemek yedi ve akşam aynı saatte uyuttum. Ancak öğle arası uykusu meraklı oğlumun heryeri inceleme isteği nedeniyle 15.00-16.00 lara sarktı.
**Tur ile hareket etmedik, sabah Kuzey kaçta uyandı ise o saatte kahvaltıya inip, öncelikle meşhur patatesli omletlerinden, domates, bal,v.s. ile yapılan kahvaltının ardından hemen saklama kabına Kuzey için her ihtimale karşılık aldığımız patatesli omleti alarak yola çıktık. Tabiki babamız için market ve gardrop görevi gören sırt çantası ile dolaşmak yorucu olsada acil durum çantası her zaman işe yaradı.
Nereleri gezdik; Öncelikle internetten yapmış olduğum uzun araştırmalar sonucu ortak karar olan yerleri belirlemiştim. Buna göre gezimizi yaptık ancak bizim üçüncü gün öğrendiğimiz bir şeyi paylaşmam lazım, Barcelona'da üstü açık tur otobüzleri var günlük bir bilet alıyorsunuz gezilecek her durakta duruyorlar , müzeyi gezdiniz işiniz bitti hemen duraktan bir sonrakine binebiliyorsunuz.
Sİlk gün: Sabah otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra otobüslerle şehir turuna başladık. Bu şehir turunda sırasıyla görülecek yerleri otobüs ile görüyoruz. Şehir turu esnasında gördüğümüz bu nedenle daha sonra gitmediğimiz yerler;
Port Olimpic. 1992 Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapan Barselona’da bu oyunlar için yürütülen bir proje ile eski rıhtım yıkılıyor ve yeniden düzenleniyor. Gezinin ilk günü şehir turunda burayı gördüğümüz için gitmiyoruz.
Sagra Familia:Bitmeyen kilise
Aynı gün, turdan ayrılarak;
Yolda bir kaç mağazayada uğruyoruz, daha sonra Akvaryum'a gidiyoruz ancak İstanbul Forumdaki akvaryumun daha güzel olduğuna karar verip keşke gelmeseydik diyerek geri dönüyoruz. La Ramblas caddesinde denize doğru olan kısmında Kolomb'un adına yapılan anıtla karşılaşıyoruz. 60 metrelik dökme demir anıt bulunuyor.
Dönüş yolumuzda öncelikle Katalunya müzesi ve Picasso müzesini geziyoruz. Catalunya müzesi girişi 4 Euro Picasso müzesinin ise 9 Euro.
Catalunya müzesi Kuzey için en keyifli alan oluyor, Çünkü pek çok görsel izleyerek o dönemlere ait eserleri:) deneyebiliyorsunuz. Şovalyeler bu çelik zırhları taşıyarak nasıl ayakta kaldılar anlamıyoruz.
Kolomb Anıtına sırtınızı verip denize doğru döndüğünüzde sağ tarafta Drassanes (Tersane) ve Museu Maritim’i (Denizcilik Müzesini) görüyoruz. Biz girmedik ama denizcilik tarihine meraklı olanlar bu müzeyi gezebilirler.
Ertesi gün metroya binerek, Catalunya meydanına ve Las Ramblas caddesine gittik.
Cadde İstanbul- İstiklal Caddesine benziyor ancak daha büyük bir cadde, cadde üzerinde çeşitli satıcılar ve resim yapanları görebiliyorsunuz ve favorimiz :)) La Boqueria’ya ulaşıyoruz. La Boqueria Barselona’nın en renkli yiyecek pazarı. Ülkemizde göremeyeceğimiz tropikal meyveler ve kuruyemişler dilimlenerek hazırlanmış paketlede ve tabağını 1,50 € ya yiyebiliyorsunuz. Her çeşit deniz ve et ürününüde bulmak mümkün:))
Las Ramblas’da denize doğru yürürken Dar bir sokağa girerek Gaudi’nin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Neo-Gotik bir malikâne olan Palau Güell’i binanın dışından izliyoruz. Katalonya yöresinde, özellikle Barselona kenti ve çevresinde çok fazla eseri var.
Ertesi gün Park Guelle gitmeye karar veriyoruz. Metroda karşılaştığımız turdan bir ailede bizimle gelmeye karar veriyor ve iyiki geldik dediler.
Gaudi’nin eserlerinin sekiz tanesi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Park Güell, bunlardan biri
3. gün Girona-Figures'e gitme planımız baştan beri belirli iken evdeki plan çarşıya uymaz hesabı çocuklu olmamız sebebiyle ekstra giderek kişi başı 70 Euro ödemek için ismimizi yazdırmış bizler gerekli katılımın olmaması sebebiyle turun iptal olduğunu öğrenince kendimiz gitmeye karar veriyoruz. Kahvaltı esnasında iki aileninde buralara gideceğini öğrenince birlikte yola koyuluyoruz.
Barcelona-Sants (Estació de Sants) istasyonuna gidiyoruz. Burası banliyö trenleri, şehirlerarası trenler, hızlı trenler ve metro hatlarının birleştiği Barselona’nın en büyük ve önemli tren istasyonu.
Figurasa gidiş dönüş kişi başı 11.20 € bilet parası veriyoruz. Yol giderken 2 saat dönüşte trenle yaklaşık 1 saat sürdü, dönüşte sevgili kocacımın hızlı trenin ayrı saatlerde olduğunu farketmesi ve bu saati not alması üzerine zaman yönünden tasarruf ediyoeruz.
Girona daha önce bir durak olması ancak aldığımız bilgilerden önce Figurasa uğramamız gerektiği için buraya uğruyoruz.
Figurasa gelme sebebimiz Dali Müzesi; Müzeye, Figueres Tren İstasyonundan 15 dakikalık bir yürüyüş ile ulaşabiliyorsunuz. 11 € olan giriş ücretini ödüyoruz. Giriş için iki bilet veriyorlar. İkinci bilet başka bir binada yer alan Dali Mücevherleri Müzesi için.Ancak puset içeriye alınmıyor çünkü pusetle gezemiyorsunuz. Puseti girişte verip çıkışta alıyorsunuz.
Dalinin kendi portresini yere dağınık olarak çizip bombeli aynada düz bir şekilde göründüğü resim |
Dali Müzesinde oğlumun uyanık olduğu ilk iki dakika sonrası bu şekilde kucakta uykulu bebe ile müze gezmesi |
Tavanda Küvet, tuvalet var |
Pek çekemedim ama aşağıda baktığınızda oda görünümü görünen ama karşıdan baktığınızda bayan suratı |
Bana göre bukadar yol gelmeye değdi, tabi müze gezmekten hoşlanmayanlara bir şey diyemeyeceğim ben bayıldım , Dalinin değişik çalışan beyninin eserlerini görmek değişik bir keyif ve tecrübe idi. Daha önce İstanbul'a bir kısım eserleri geldi ise de gelmeyen eserlerinide görmek keyifliydi.
Dalí, müzenin her köşesini kendi tasarlamış, inşaatı ve dekorasyonuyla bizzat ilgilenmiş. Müze 1974'te açıldıysa da, Dalí 1980'lerin ortasına kadar ufak eklemeler ve değişiklikler yapmaya devam etmiş.
Dali’nin mezarı müze içerisinde cam kubbenin tam altındaki mahzende bulunuyor. Bu salonda devasa bir tablo yer almakta.
Ayrıca müzeye kesinlikle sabahın erken saatlerinde gidilmeli ki Gioranayada uprayabilin biz bu nedenle uğrayamadık:((
Daha sonra Figueres’in dar sokaklarını geziyoruz. ve bir cafeye oturup önce yöresel içkileri Sangria içiyor ve Kuzey'inde yiyebilmesi için makarna yiyoruz çok uygun bir fiyat ile doyuyoruz .Ayrıca tren istasyonuna yakın bir yerde Döner kebep satan bir dükkan var Pakistanlılar işletiyormuş gruptan bir kaç kişi orada yemek yemeyi tercih etti ve memnun kaldıklarını söylediler. buda benden söylemesi
Geri dönüş yolculuğu daha kısa geçtiği için daha rahat geçiyor. Takrar Catalunya meydanındayız, bu sefer otele dönmeden önce hep birlikte Tapas ve Paella yemeye karar veriyoruz. Tapas; bildiğiniz meze tabağı, ağız tadımıza yakın ancak kesinlikle türk mezeleri daha enfes, paella ise bir çeşit pilav tavuklu,sebzeli ve deniz ürünlü çeşitleri var biz sebzeli ve deniz ürünlü alıyoruz. Deniz ürünlü olanı beğeniyoruz tabi yanına Sangria dahil
Tapas ve Paella yiyecekseniz dışarıda menü yazan yerleri tercih edin, bunlarda tek fark dışarıda değil içeride oturuyorsunuz ama kesinlikle daha ucuz yalnız bu nedenle içecekleri biraz daha pahalıya veriyorlar.
Son gün alışveriş ve gezmeye ayırdık. Sevgili oğlum pusetten kurtulduğu an bidaha binmemek için kaçıyor. Üç emziği barcelona sokaklarında kaybettiğimiz için en son emziği bir eşorfman ipi ile bağlamak zorunda kalıyorum.
Aslında anlatacak daha çok şey var vakit bulur bulmaz gerisi gezginindefterinde olacak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder