AŞKSIN SEN

AŞKSIN SEN

16 Ağustos 2012 Perşembe

EMZİK DEVRİ KAPANDI

BU RESMİ GÖREN ZATEN EMMEZ:)))
Kuzey, koyu bir emzik fanatiği değildi, sadece uyurken emziği kullanıyordu. Uyanınca ben hemen emziği ortalıktan kaldırdım, oda istemedi.

Ama 27 aylık olduğu dönemde  artık bıraktırmanın zamanı gelmiştir dedim. Doktorumuz  sütten keser gibi bıraktıracaksınız birden yok olacak dedi, çevremden emziğin ucunun kesilerek bıraktırıldığı gibi söylemler olsa da doktorumuz bunu doğru bulmadığını söylemişti.

Emzik aslında çocukları çok rahatlatan bir şey, ancak

**emzik kullanımının ve emme alışkanlığının iki yaşından sonra devam etmesi, çocukların anneye olan bağımlılıklarını artırır ve özgüveni eksik çocuklar yetişmesine neden olur.

**iki yaşından sonra devam eden emme alışkanlığı, dişlerin yer değiştirmesine ve üst dişlerin öne, alt dişlerin arkaya çekilerek aralarında açıklıklar meydana gelmesine neden olur. Bu dönemde bıraktırılabilirse bu açıklıklar kapanır. Ancak 3,5 yaşından sonra meydana gelen açıklıklar kalıcı hale gelebilir.

- 3-4 yaşlarına kadar emzik emen çocuklarda v tipi üst çene (üst çene darlığı) ve dolayısı ile yüz yapısında bozulma meydana gelebilir.

- 4 yaş civarına kadar emzik emmeye devam eden çocuklarda kulak ve burun hastalıkları daha sık gözlenir.

şeklinde yorumları okuyunca, nasıl bıraktıracaktım. "el-ağız-ayak hastalığı" döneminde Kuzey'in ağzının içinde oluşan yaralar  nedeniyle Kuzey, emziği ağzına alamayınca bunu bir fırsat kabul edip emziği ortadan kaldırdım.

Neler mi yaşadım:aslında zorlu bir dönem olmadı yani mızıklanmadı, ağlamadı,emzik diye tuttrumadı bugün beş gün oldu ve ilk defa bu sabah emziği sordu ancak uykuya dalmakta inanılmaz bir problem yaşıyoruz,uyku zamanlarımız tam bir kabus ,ağlıyor, huysuzlaşıyır,  21.30 da uyutmaya başlıyorum saat 23.00 anca dalıyor .  Öğlenleri de uykuya dalması bir, bir buçuk saat süre alıyor. Tabi ağzında emzik olmadığı için diline vuruyor,uyuyana kadar durmadan konuşuyor

" ...ouz abim neyde, biz payka gittik, üç, döt, beş atı, yedi, kokuz, ........kammonum neyde, kaysı yiycem, üç, döt, beş atı, yedi, kokuz"

Bu arada yavru kuş artık tamamen bizimle sohbet ediyor ( maşallaaah diyelim ) ve inanılmaz keyifli oluyor;

-anne viyapoyta (viaport) didelim.
-baba yanıyom kıyimayı ( klima) aç
-baba teyledim kyimayı (klima) kapat
- anne ben buyadan kaydım ve düştüm
-poşedin içinde nee vay




Emzik bıraktırma süreci ile ilgili aşağıdaki bilgiller faydalı olabilir ; www.hekimce.com
Eğer bebeğiniz emziği bırakmak istemiyorsa bir takım önlemler almak gerekir:
- Öncelikle emzik emme süresi mümkün olduğunca kısıtlanmalı, emzik kesinlikle şeker, reçel vs gibi şeylere batırılmamalıdır.

- Emzik emmek istediğinde sevdiği bir sebze meyve verilerek onunla oyalanması sağlanmalıdır. Bu tür şeyleri de yerken tek başına bırakılmamalı, emmesi önlenmelidir.

- Ayrıca emziği emmediği durumlarda mükafatlandırılarak (sözle veya hediye ile veya bak büyüdün işte gibi sözlerle...) teşvik edilmelidir.

- Anne ve babanın en çok dikkat etmesi gereken nokta; bebekleri gergin, sinirli ve huysuzken emziği onu susturmak için tek çare olarak görmemektir. Ağlayan bebeği susturmak için önce tatlılıkla yaklaşarak sakinleştirmeye çalışmak gerekir.

- Daha büyükçe çocuğunuza, bazı karşılaştırmalar yaparak, yuvada başka hiç kimsede emzik olmadığını anlatabilirsiniz: Ama sakın onu utandırmayın; yuvaya emziksiz gitmeyi bir oyunmuş, yeni bir deneymiş gibi görmesine gayret edin.

- Böylece çocuğunuzun gün geçtikçe emziğe yalnızca yatma saatlerinde gereksinme duyacağı, daha sonra da hiç duymayacağı bir noktaya erişirsiniz.

14 Ağustos 2012 Salı

UZUUUUN BİR ARADAN SONRA

Uzuuun bir ara olmuş, tabi bu geçen zamanda çok şey oldu ancak bazı tatsız olaylar yüzünden yazmaya fırsat bulamadım.

Önce her yaz olduğu gibi yazlık maceramız oldu. Dokuz gün süren Burhaniye maceramızda, denizin soğuk olması sebebi ile kuzucuğum denize giremedi. İlk gün büyük bir heves ile girmek isterken suyun soğukluğu ile karşılaşınca vazgeçti ve bir daha adımını atmadı.


Bu dokuz gün maceramızdan sonra üç ayrı pedagogla yaptığım görüşme ve uzuun araştırmalardan sonra kuzucuğu bir hafta anneannesi ile bırakarak İstanbul'a geri döndük yol boyunca ağlayarak tabiki,

Aradan geçen beş gün benim açımdan çok kötü geçti, düşündüm de ben Kuzey'in doğumundan itibaren sabah -akşam mesaisi sonrasında iki kere markete gitmek ( bir dönem doktorumuz Kuzey'i götürmemizi yasaklamıştı)  bir kerede arkadaşımın düğününde saat 21.00-23.00 arası bırakmak dışında hiç Kuzey'siz bir şey yapmadığımı fark ettim.

Bu nedenle buruk geçen bir hafta sonunda,  hafta sonu Cuma akşamında otobüsle Burhaniye'ye karı-koca yola düştük ve 07.07.2012 tarihinde sabah 06.00 da oğluşumun yanına koşar adım çıkarak usulca yatakta yanına sokuldum, uyanıp beni yanımda görünce anneeeeee diyerek sarılması süperdi aynı gün İstanbul'dan Akçay'a tatile gelen ve İstanbul'da uzun süre görüşemediğimiz arkadaşlarımız-Koçak ailesi ( ÖZgür-Filiz-Barkın) ile Ören'de buluştuk ve keyifli bir gün geçirdik.

Ertesi gün sabah erkenden sahile maaile gittik bugün içim buruktu çünkü kuzucuğu yine bırakacaktık. Sahile gitmemizden yarım saat sonra dedemiz-yani babam bir bacak ağrısı ile kıvranmaya başladı apar topar acilde soluğu aldık, buradaki doktor kalp ile ilgili olabilir Edremit'e gitmemizi önerince biz Edremit'i boş verip apar topar İstanbul'a döndük iyiki de dönmüştük ertesi gün dedemiz Siyami Ersek'te kendisine yapılan muayene sonucunda bacakta pıhtı olduğunu öğreniyor ancak burada fenalaşıyor  ve Numune'ye kardeşim tarafından götürülüyor acilde sara nöbeti gibi adlandırılan bir kriz geçiriyor ve bu şekilde beyin damarlarından ikisinde pıhtı olduğunu öğreniyoruz.

Bugün aynı zamanda 09.07.2012 ve benim doğum günüm:((( Tabi bundan sonra  Haydarpaşa Numune Hastanesinde günlerimiz devam ediyor. Çünkü babam hastaneye yatırılıyor ve tedaviye başlıyor .

Sabah Kuzey'i babaannesine bırakıyor ofise geçiyor iki saat ofiste yada adliyede işleri halledip öğle arası Numune'ye geçiyor dönüşte bir saat ofis ve Kuzey'i babaanneden alıp eve gidiyorum. Bu süreç 25.07.2012 tarihine kadar devam ediyor. Allaha Şükür babam taburcu oluyor , ama belli bir süre evde tedavisinin devam etmesi gerekiyor.

HASTAYKEN

Derken Kuzey el, ayak- ağız hastalığı denilen viral bir hastalığa yakalanıyor. önce vücudu isilik gibi oldu ancak iki üç gün sonra su çiçeği gibi kabarcıklar oluşuyor biz suçiçeği sanarak acilen doktora gidiyoruz ve bu hastalık olduğunu öğreniyoruz. Şu an salgın olan bu hastalık viral hastalık olduğu için ilaç verilmiyor sadece vücudu rahatlatmak için solusyon ve ağız içinde yutkunmayı kolaylaştırmak için bir ilaç verdi. neyse ki iyileşti ama bir haftada kilo verdi tabi ki:))


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Related Posts with Thumbnails