AŞKSIN SEN

AŞKSIN SEN

20 Şubat 2012 Pazartesi

SABAH DOKUZ AKŞAM DOKUZ HAFTA SONU

Bu hafta sonu evin yolunu zor bulduk .

PENDİK BEYCE SULTAN

Cumartesi sabahı önce Pendik MArintürk'de bulunan Beyce Sultan'a kahvaltıya gittik. Enfes bir kahvaltıydı Pazar günleri brunch cumartesi günleri ise serpme kahvaltı veriyor. İkram tarzı ile daha profesyonel oldukları belirli, kahvaltının ardından önce Kuzey'e yapılan fıtık teşhisi için doktora gittik buraya daha sonra detaylı değineceğim Çünkü sanırım bize Nisan'da ameliyat gözüküyor ameliyat ile birlikte ucunda azıcık yapacağız.

Daha sonra Pendorya alışveriş merkezinde yemek, eğlence faslından sonra ancak eve dokuz gibi gelebildik.

RETTO CAFE

Pazar günü bu sefer arkadaşlarımız ve Kuzey'in kuzenleri ile daha önce bahsettiğimiz RETTO CAFE'ye gittik. Öncelikle kahvaltı tabağı veriyor ve BEyce SultanDan sonra hayal kırıklığı ancak buraya geliş amacı çocuklar çocuklar rahatça eğleniyor ve sizde kahvaltı yapabiliyorsunuz tabi bu durum benim için geçerli değil çünkü 3 yaşından küçük çocuklar ebeveynsiz alınmıyor ama bizim imdatımıza Kuzeyin sevgili alam 'ı (küçük halası  yetişti. Ve Kuzey halası ile ve kuzenleri ile güzel vakit geçirdi.

Daha sonra Pazar günü için yorucu bir seçim olsa da  İkea'ya gittik ve Kuzey ilk defa arabada uyuyup araba durunca uyanmadı ve İkea'nın yarısını Kuzey uyuyarak geçirdik, İkea'da evde hazırladığımız köfteler ile ( diyeceksiniz İkea'da köfte var niye evden getirdiğim kuzu eti malum alerji)  öğle yemeğinden sonra sıra geldi GAMZE İÇİN VE TABİ Kİ GAMZE SAYESİNDE BAŞKALARI İÇİN DONÖR olmaya rotayı çevirdik Paladdium'a orada Nurturia anneleri ile tanışıp fazla duramadan ayrıldık Çünkü Kuzey sabahtan beri dışarıda olmanın yorgunluğu ile sapıtmaya başladı.

Yolda sevgili kocacımın 30 aydır( daha fazla bile olabilir) sinema izlememiş olması nedeni ile ve uzun süredir bunu dinlendirmesi sebebi ile 17.20 de Sümela'nın Şifresi seansına yetişmek için çabaladık. 17.00 de Kuzey'i anneanneye bırakıp ucu ucuna seansa yetiştik......ve evet yıllar sonra abartı değil 2,5 yıl sonra sinemaya gidebildik ama benim aklım hep Kuzey'deydi .... sonra akşam yemeği de anne de yedikten sonra yine saat dokuzda eve vardık ve ertesi gün mesai:::


Eşime diyorum hafta sonu Kuzey ile evde mi oturmak efor sarfedici yoksa dışarıda olmak mı? Bunun cevabı yok ama her halukarda keyifli 



14 Şubat 2012 Salı

HERKESİ KAN VERMEYE DAVET EDİYORUM

Bugün CNN Türk radyoda dinleyince herkesin artık durumu bildiğini sanıyordum ama bir kaç arkadaşımla yaptığım telefom görüşmesinde haberleri olmadığını duyunca burayada yazmaya karar verdim. Hatta konuştuğum  Zaynep arkadaşımın geçen ay Akseniz anemisi olan biri için donör bulmak için kan verdiğini hatta kemik iliği bankasından donörün bulunduğunu ve 6 ay ömür biçilmiş yavrunun klurtulduğunu söyleyince hepimiz el ele verelim demek için burada haykırıyorum.
 
 Gamze' nin bloğuna girin tabi yüreğiniz dayanırsa okuyun .  

Evet, İzmir’de oturan ve lösemi hastalığına yakalanan Gamze Akbaş'a, 3 yaşındaki oğlu Atakan’la daha uzun bir ömür yaşayabilmesi için acil ilik nakli yapılması, bunun için de 40 binde bir bulunan ilik donörü bulunması gerekiyor.

 
Elif Şafak ne güzel yazmış tam da bugünün anlamına yakırışır bir şekilde :
Bugün 14 Şubat. Gelin Gamze'ye bir hediye verelim bir tüp kan olsun demiş. Canı yürekten katılıyorum. Haydi kan vermeye...

Ankara’dan ilik donörü olmak isteyenler: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İbni Sina Hastanesi, Akrabalık Dışı Kemik İliği ve Kordon Kanı Bankası Tel:(312) 508 24 44.
İbn-i Sina ana bina, kafeterya yanından giriyorsunuz, hemen karşıda dahiliye bölümünde 13 numaralı kapı. Orada sizi Yeşim hanım karşılıyor.Yeşim hanım sizden bir form doldurmanızı istiyor, iki adet tüp veriyor ve yan tarafta kan vererek bu kanları yine Yeşim hanıma bırakıyorsunuz. Bu kadar basit bir işlem.
İstanbul’dan ilik donörü olmak isteyenler: Çapa Tıp Fakültesi İlik ve Doku Nakli Merkezi
Hatta Anadolu Yakası için  16.02.2012 tarihinde Ümraniye Özel Devlet Hastanesine öğleden sonra giderek Nesrin hanımı bulursanız ve bir tüp kan verirseniz bu kanlar Çapaya bizzat Nesrin HAnım tarafından götürülecek
Üç büyük şehrin dışındaki illerden ilik donörü olmak isteyenler için ayrıntılı bilgi:
http://www.kokhucrebagisla.com/Kay%C4%B1tsonras%C4%B1yap%C4%B1lacaklar.aspx

10 Şubat 2012 Cuma

BİLİME KATKI

Tubitak destekli bir projede yer aldık ve almaya devam edeceğiz. Projenin asıl hedefi ikiz çocukların dil gelişimi, ancak bunun için prematüre tek çocuklar ve prematüre olmayan aynı yaş gruplarıda incelemeye alınıyor.
Proje TUBITAK tarafından desteklenmekte aynı zamanda kullanacak  malzemeler İstanbul Bilgi Üniversitesi Etik Kurulu tarafından onaylanmı.
Hedef ikizlerdeki dil gelişiminin geri olmasının nedenlerini bulmak. Nihan Hanım şöyle diyor;

Başka dilleri edinen çocuklar üzerine yapılan çalışmalar ikizlerin daha geç konuşmaya başladıklarını ve daha uzun süre eksik konuştuklarını göstermektedir. İkizlerin geri kalması, erken ya da düşük kilolu doğmuş olmaları vb. biyolojik sebeplere ya da birbirlerinden olumsuz yönde etkilenmeleri, konuşmak için yeterli fırsatları olmaması vb. psikososyal sebeplere bağlanmaktadır. Türk anne babalardan duyduğumuz kadarıyla Türkçe edinen çocuklar da başka dilleri edinen çocuklarınkine benzer zorluklar yaşamaktadırlar ancak tam olarak hangi alanlarda ve tam olarak gelişimlerinin hangi aşamasında zorluklar yaşadıkları dilbilimsel olarak incelenmemiştir. Bu çalışma ikizlerin dil gelişimi konusunda daha fazla bilgi sahibi olmamızı sağlamak için yapılmaktadır.
 
 
Bize faydası ise, Kuzey'in prematüre olması sebebi ile aynı yaş grubundaki diğer prematüre çocuklar ve prematüre olmayanlar arasındaki yerinin belirlenmesinde, dil gelişimi açısından yanlış yaptığımız şeyler olup olmadığının tespitinde , neleri doğru yapabilir şeklindeki geri dönüşlerin bize fayda sağlayacağına olan inancımız.

Nihan Ketrez bizzat gelerek evimizi ziyaret etti, önce Kuzey'e denver testi yaptı daha sonra kameraya aldı ve konuşurken seslerini kayıt etti.

Bize çok güzel geri dönüşümlerde bulundu. İlk geldiğinde Kuzey anneannesi ile kitap okuyoprmuş ve elinde kitap ile kapıyı açmış bu husus çok hoşuna gitmiş, çoğu gittiği yerlerde Nihan hanımı ilk olarak salona alıyorlarmış annem ise direkt Kuzey'in odasına almış  ve doğru olanın bu olduğunu söylüyor Nihan Hanım, Tabi ki aneanemizin Kuzey ile ileitşiminide çok beğendi ve dil gelişimini çok iyi seviyede buldu ( maşallah diyelim)  ( tabiki anneannemiz eğitimci)

Bilim, bilime destek deyince herkesin kafasında türlü türlü soru işaretleri geçiyor bu olayı pek çok arkadaşıma anlattığımda garipsedi, aman çocuğa bişey içerirler sakın verme,  aman kandırıyor olabilirler başka biri gelir size bişey sıkar bayılırsınız.

Bu şekilde yaklaşırsak nasıl uygar seviyeye ulaşabilceğiz, Şu an 76 çocuk üzerinde proje yürütüyorlarmış ancak Nihan Hanım benim duyduğum bu sözleri duyduğunu ve çok zor bu sayıya ulaştıklarını söylüyor.

4 Şubat 2012 Cumartesi

KEYİFLİ BİR HAFTA SONU

SÜREYYA OPERASI



Güzel bir hafta sonu geçirdik önce

SÜREYYE OPERASINDA  "Bremen mızıkacıları" adlı çocuk operasını izledik. Kuzey daha öncede bir çok kez tiyatroya gittiği için yadırgamadı ancak opera olmasının tadı bir başka idi, müzik ses kalitesi süperdi tabi efsane Sureyya Operasında izlemek ise benim için ayrı bir keyifti.

Kadıköy'ün 80 yıllık tarihi Süreyya Binası,  Anadolu yakasının ilk, Türkiye'nin ise altıncı opera binası olarak sanatseverlerle buluştu.

İstanbulluların ve özellikle Kadıköylülerin anılarında yıllarca Süreyya Sineması olarak yer eden Kadıköy'deki Süreyya Binası, Kadıköy Belediyesi'nin iki yıllık titiz çalışmasıyla 80 yıl aradan sonra Kadıköylüleri opera ile buluşturdu. Kadıköy'ün en güzel tarihi binalarından olan Süreyya Binası'nın tarihi 80 yıl öncesine dayanıyor. Bina, Kadıköy Bahariye Caddesi'nin en güzel noktasında, 1924 yılında Süreyya İlmen (Paşa) tarafından yaptırıldı. Kadıköy'de şehrin kültür hayatını çağdaşlaştırmak ve zenginleştirmek için müzik ve sahne sanatlarına uygun bir bina yapmaya karar veren Süreyya Paşa, yapımına giriştiği binayla ilgili anılarında, binayı yaparken sinema, tiyatro ihtiyacını karşılamakla beraber, Kadıköy'e bir şeref vermeyi de düşündüğünü belirtir. Paşa, inşaatı üç yıl süren ve 6 Mart 1927 tarihinde bitirilen binayı yaptırırken, konser, konferans, dans, balo, çay, nişan-düğün gibi sosyal ihtiyaçları da karşılayıcı bir bina tasarladığını anlatır. Bu amacını gerçekleştirmek için de binanın estetik olması, tüm tiyatro ve opera ihtiyaçlarını karşılaması, örnek olarak gösterilmesi için Avrupa ülkelerinde bulunan ünlü tiyatro ve opera binalarını gezer. Böylece Süreyya İlmen Paşa, fuayesini Paris'in Şanzelize (Champs Elysees) Tiyatrosu'nun fuayesinden, iç bölümlerini ise Alman tiyatrolarından örnek alarak tasarlar ve adını verdiği Süreyya Sineması
ve Operası'nı yaptırır. Süreyya Paşa, opera temsillerine uygun bir bina yapmayı amaçlasa da sahne bölümü yapılamadığı, gerekli teknik donanım, kulis, sanatçı odaları ve benzer mekânlar tamamlanamadığı için Süreyya'da hiç opera oynanamaz. Ancak bir sebep de o dönemde opera oynayacak yetişkin sanatçı bulunmayışıydı. Bu nedenle bina hep kültür sanat hayatımıza "sinema" olarak yerleşti ve son döneme kadar da Süreyya Paşa'nın torunları tarafından sinema olarak işletildi. Süreyya Paşa'nın girişimiyle burada opera gösterileri düzenlemek için kurulan Süreyya Opereti Topluluğu da temsillerini Süreyya Binası tam olarak bitirilmediği için gösterilerini hep Beyoğlu'ndaki Fransız Tiyatrosu ile Kadıköy'deki Apollon Tiyatrosu'nda sahneledi. Süreyya Binası, o dönemin koşullarında, Kadıköy'e müstesna bir mimari eser olarak şehir hayatına katıldı. Böylece Süreyya Paşa'nın ilk başta binayı yaparken gerçekleştirmeyi düşündüğü "opera" amacı kısmen gerçekleşmiş oldu ( http://www.denizce.com/sureyya_opera.asp)
RETTO CAFE  



Daha sonra KİDS CORNER'a ÖĞLE  yemeği için gittik. çocuklu aileler için tavsiye edilebilir bir yer, siz yemeğinizi yer ken çocuğunuz oyun ablaları ile gözünüzün önünde oynutyor sizde rahatca yemek yiyebiliyorsunuz. Ancak servis çok yavaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Related Posts with Thumbnails